Açıklama
Ayçiçeği artık toprağın üstündeydi. Boyu uzamış, yaprakları açılmış, yüzünü her gün gülümseyen Güneş’e çevirmişti. Ama hâlâ bir şey eksikti: Kendi gibi bir ayçiçeği arkadaşı bulamamıştı.
Bir gün, yanına bembeyaz yaprakları olan zarif bir papatya kondu. Bu papatya eski bir dost muydu? Ertesi gün bir kelebek geldi. Onu da gözü bir yerlerden ısırıyordu. Rengârenk kanatlarıyla Ayçiçeği’nin etrafında döndü herkes.
Bir sabah, gökyüzünden cıvıltılar yükseldi. Minik kuşlar, Ayçiçeği’nin yanında kondu, yapraklarına nazikçe dokundu.
“Biz de seninle şarkı söylemek istiyoruz!” dediler.
Rüzgâr esmeye başladı. Tatlı tatlı esti ve Ayçiçeği’nin yapraklarını okşadı.
Son olarak, biraz dikenli ama sevimli bir devedikeni yanına uzandı.
Kim bilir belki de o görünüşünden daha ince ve nazikti.
Ayçiçeği gözlerini kapattı, yapraklarını hafifçe salladı ve farklı türlerle dostluğa hazırdı.
Ayçiçeği, farklı türlerden gelen dostlarıyla birlikte her gününü neşeyle geçirdi. Artık biliyordu ki, gerçek arkadaşlık benzemekle değil, birbirini sevmekle olurdu.