Gölge Yanlarımız
Korkularımız
İçimizde gizli bir yüzle tanışmak…
Hepimizin içinde görünmeyen bir taraf vardır: öfkemiz, kıskançlığımız ya da derin korkularımız. Jung’a göre bu tarafımız “gölge”mizdir.
Gölge, bilincimizin kabul etmediği; bastırdığı, reddettiği, “herkeste olur ama bende olmaz” dediği yanlarımızın toplamıdır. Korkularımız, öfkelerimiz, kıskançlıklarımız… İşte görmezden geldiğimiz, kabullenmediğimiz ama farkında olmadan hayatımızı yöneten duygular bunlardır.
Bir düşünün: Eleştiri almaktan ne kadar korkuyoruz? Başarısızlık ihtimali bizi ne kadar ürkütüyor? Aslında bu korkuların her biri, gölgemizin bize fısıldadığı mesajlardır. Onları bastırmak yerine anlamaya çalışmak, korkunun köküne inmektir. İşte o zaman korkularımız, bizi durduran engeller olmaktan çıkar; yol gösterici bir ışığa dönüşür.
Gölgeyle barışmanın yolu ise kendimizi gözlemlemekten geçer. Hangi durumlarda korkuyoruz, ne zaman öfkeleniyoruz? Bu duyguları yazıya dökmek, günlük tutmak ya da küçük notlar almak… Tüm bunlar duygularımızı somutlaştırır, yüzleşmemizi kolaylaştırır. Farkındalık oluştuğunda bilinçaltımıza güven verir ve gölgemizle iletişim kurmamız kolaylaşır.
Pozitif telkin etme de bu sürecin bir parçasıdır; çünkü bilinçaltını anlamak, kendimizi bütünleştirmek için pozitif telkin gereklidir. Kendi farkındalığımızı artırmak, kendimizi gerçekleştirmek için korkularımız bize rehberlik edebilir.
Peki siz, gölge yanınızla en son ne zaman yüzleştiniz? Unutmayın: Korkularımız, kaçmamız gereken düşmanlar değil; bize yol gösteren ışıklardır.
Güneş Beyhan Yıldırım



